DOLAR 32,3709 0.15%
EURO 34,9618 -0.33%
ALTIN 2.324,020,21
BITCOIN 22760110,52%
Adıyaman
15°

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK Vakti

GÜLTEN ABACI

GÜLTEN ABACI

09 Mayıs 2023 Salı

HER YAŞAM DENEYİMİ BİZLERİN AKIL YOLUNA IŞIKTIR

HER YAŞAM DENEYİMİ BİZLERİN AKIL YOLUNA IŞIKTIR
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Bazen üzülüyoruz ,kırılıyoruz, sevdiklerimiz tarafından terk ediliyoruz, Acılar, Korkular, kaygılar yaşayabiliyoruz. Bazen de zihnimiz ister istemez sürekli olumsuz ihtimalleri yaşayabiliyor. Kaybedersem ne olacak? Yapamazsam mahvolurum !Bitmesini hiç istemem ,biterse çok acı çekerim. Canımın yanmasını istemiyorum. İncinmekten yoruldum, artık kırılmak istemiyorum.

Kurduğumuz planlarımız ters gidebilir, Umutla beklediğimiz kararlarımız gerçek olmayabiliyor. Aslında karşımıza çıkan hiçbir şeyi öylesine yaşamıyoruz. Aldığımız her nefesin, bizi oluşturan her düşüncenin bir sebebi vardır. Düşüncelerimiz genişledikçe yaşadığımız hiçbir şeyin tesadüf olmadığının farkına varıyoruz. Yaşadıklarımızın iyisi ya da kötüsü bizim daha farklı ve güçlü olmamız için gerekli olan unsurlardır.

Önemli olan, Bizler ne yaşarsak yaşayalım ,Olaylara karşı nasıl tepki verdiğimiz, nasıl algıladığımız, bakış açımız olaylara karşı nasıl yaklaştığını, davranışımızın hangi yönde olduğudur. Bazen de hastalıklar, kazalar, hayal kırıklıkları günlük hayatımızın ritmini değiştirebiliyor. Bu gibi zor durumlarda hepimiz sırtımızı dayayabileceğimiz bir güç ve güvenebileceğimiz birtakım çareler arayışına giriyoruz. Çünkü, Hayatımız bizler için sürekli bir büyüme sürecidir ve genellikle acı verici bir görevdir.

Bazen Acının daha yoğun olduğu ve bizlerden daha fazla şey beklediği zamanlarda olabiliyor. Bu gibi zor durumlarda bizlerin görevi her ne acı ve Hüzün yaşarsak yaşayalım bu tür duyguları alışkanlığa dönüştürmeden kendi gücümüzü keşfetmemiz kendimize inanmamız gerekiyor. İnsan olmanın vasıflarından biri de iyiyi veya kötüyü Acıyı veya tatlıyı hissedebilmek için bu tür duyguları yaşamamız gerekiyor. Karşılaştığımız problemlerden ders alabiliyor muyuz?

Yaşadığımız bunca zorluklara rağmen kendimize karşı olan güvenimizi oluşturmamıza yardımcı olabiliyor muyuz? Hayatımızda yaptığımız hataların çoğu düşünmemiz gereken yerde yanlış hissetmekten ve acele karar vermekten başıma gelmektedir. Oysa bizler istersek düşünce ve beyin gücümüzle her şeyi değiştirecek güce sahibiz. İlk adım olarak inanmak gerekiyor. Merdivenlerin hepsini görmemiz gerekmiyor ilk adımı atarak başlamak yeterlidir. Unutmayalım ki, Düşünce ve duygularımız hayatımızı yaratan Yaşam boyu en güçlü silahımız ve bizlere daima ışık saçan pencerelerimizdir.

  Gülten ABACI

Devamını Oku

ZOR ZAMANLARDA, BULUTLARIN ÜZERİNDE IŞIK SAÇAN BİR GÜNEŞ HER ZAMAN VARDIR.

ZOR ZAMANLARDA, BULUTLARIN ÜZERİNDE IŞIK SAÇAN BİR GÜNEŞ HER ZAMAN VARDIR.
1

BEĞENDİM

ABONE OL

İşler yolunda gitmiyor, bir yandan salgın hastalıklar, bir yandan ekonomik krizler, Savaşlar, Depremler, Seller ve doğal afetler olunca stresler artıyor olan biten her şeye adapte olmaya çalışırken, Birde ülkemizde 7,7 şiddetinde oluşan büyük depremde binlerce masum insanların ölmesiyle yapay Deprem mi? Gerçek Deprem mi? 3. Dünya savaşımı oluyor? Olacak sorusu gündemde ortalığı karıştıran en büyük olay oluyor. Bir de bakıyoruz ki, zaman su gibi akıp geçiyor.

Böylece bu belirsiz süreç bizlerde fazla kaygıya ve strese yol açıyor. Bu gibi durumlardan sonra hayatta sakin kalmanın yanı sıra acaba daha neler yaşayacağız korkusuyla sakin kalmak pek de mümkün olmuyor. Bunlarla birlikte, düşüncelerimiz kaygılarımız, streslerimiz bizi çok yoran faktörler haline geliyor. Oysa ki, Eskiden her şey ne kadar güzeldi! Sokakta oynadığımız, körebe, saklambaç yakan top, çelik çomak vb. Oyunlarımız, Aşk’la yazdığımız mektuplarımız. Hele de ramazanlarda bayramlarda iftar ve sahur yemeklerinde eksik etmediğimiz fırından çıkan sıcacık taze Ramazan pidelerimiz tertemiz mis gibi kokan, küçük ama mutlu evlerimiz vardı. Oysa ki, şimdi geçirdiğimi zor dönemlerde, Eskiye göre hayatımız çok değişti.

Eskiden, sokakta maskeli birini görünce korkar kaçardık Şimdi ise maskesiz insanlardan kaçıyoruz. İnsanlar şimdiki gibi değildi. Hayatımız çok zordu. Yoksulluk vardı ama insanlığımız iyi niyetlerimiz ilişkilerimiz bir o kadar da sağlamdı. Aile bağlarımız çok sağlam ve güçlüydü. Büyüklere saygı küçüklere sevgi gösterilir. Komşuluk dostluk, arkadaşlık0 ilişkilerimiz bir başkaydı. Cinayetler, taciz olayları, hırsızlık dolandırıcılık Şimdiki gibi değildi. Hepimiz evlerimizin bahçelerinde rahatça korkusuzca dolaşıp oynardık. Kahvede bakkalda insanlarımız boş zamanlarını konuşarak sohbet ederek rahatça geçirebiliyordu.

Bahar ve Hıdırellez bayramlarımızı hep birlikte kutluyor, Milli bayramlarımızı hatırlıyorduk. Şimdiki gibi internet ve sanal alem insanları esir almamıştı. Beslenmelerimiz gıdalarımız Hepsi kendi bahçemizden ürettiğimiz veya pazardan Satın aldığımız doğal ve organik gıdalarımızdı. Yediğimiz, içtiğimiz Tüm ürünler kendi emeğimizin karşılığıydı. İnsanlar iyiydi. Dost sohbetleri, Dostluk vardı. Vefa vardı. Akrabalık ve komşuluk haklarımız vardı. Geleceğe umutla bakardık. Paradan çok insanlığa önem verirdik. Kimse kimseyi canı istediği vakit rahatsız etmezdi.

İnsanların birbirlerine karşı yardım severlikleri vardı. Bir şey ya siyah ya beyazdı. Şimdi neyin ne renk olduğu belli olmayan bir dünyada ömrümüzü tüketiyoruz. Teknoloji dünyasının ve internetin çok gelişmiş olduğu hayatımızda birçok insan istediği şeye kolay yollarla ulaştıkları için her şey değerini kaybetti ve değersiz, kıymetsiz hale geldi. Eskileri, çocukluğumuzu özledik. Keşke! Hep çocuk kalabilseydik, büyümeseydik. Her şey geçmişte kaldı. Oysa geçmiş! Olduğu için değil, güzel olduğu için değerliydi eskiden hayatımız. Bundan sonra tek dileğim, Dünya’da ilahi adaletin işlemesi, Adaletin devreye girmesi ve tüm insanlığımızın yaralarımızı sarması olsun.

Gülten ABACI

Devamını Oku

YAŞAMAK ACI ÇEKMEKTİR. HAYATTA KALMAK İSE , ACILARA ANLAM BULMAKTIR.

YAŞAMAK ACI ÇEKMEKTİR. HAYATTA KALMAK İSE , ACILARA ANLAM BULMAKTIR.
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Çünkü, Dünyaya gelirken, Kimse bize pamukların içinde olacağımızın dertsiz tasasız bir yaşam süreceğimizin garantisini vermez. Ne işimizin ne sağlığımızın ne geleceğimizin garantisi var.
Hayatın tek öğretmeni sadece yaşamdır. Bizlerde bu hayatın parçalarıyız.
Hayata anlam katan bizleriz.
Yarınımızı farklı kılmak için yaptığımız ne varsa hayatın anlamı da odur.
İnsanlar genelde dünyaya belirsizlik ile gelir ve bu belirsizliğe doğru yol alırlar.
Hayatta yaşadıklarımız ister acı olsun ister tatlı olsun tüm bunlar bizim yoğrulmamız en güzel şekli almamız içindir. Bazen acı çekeriz, bazen üzülürüz.
Bazen kırılırız, bazen umutsuzluğa kapılır bazen de mutlu oluruz.
Seviniriz, neşeleniriz, en güzel ve en iyi şekli alana kadar da onlarca deneyim kazanırız.
Bu deneyimlerle var oluruz sonunda bizi biz yapan değerlerle kendimizi buluruz.
Hayatta yaşadığımız hiçbir şey öylesine yaşanılmıyor.
Bizleri oluşturan her sevincin, acının üzüntünün sebebi vardır.
Hayatın anlamı, öğrenmek, deneyimlemek ve kendini geliştirmekten ibarettir.
Bizleri Hayatın zorluklarına karşı dayanıklı hale getirebilecek birçok nedenlerimiz vardır.
İstemek, Umut etmek, İnanmak, mücadele etmek ve sonunda başarmaktır.
Ne yaşarsak yaşayalım ne kadar acı çekersek çekelim, eğer nefes alıyorsak her zaman bir umut ışığı vardır.
İnancımız sayesinde, tekrar ayağa kalkacağımıza, tekrar yüzümüzün güleceğine tekrar sevineceğimize tekrar bu hayatı inşa edeceğimize kendimizi inandırırsak ve çaba harcar mücadele edersek, tüm zorluklara ve acılara karşı koyarak hayatımıza anlam katmış olacağız.
Belki her şey eskisi gibi olmayacak fakat yaşamak, güçlenmek, ayağa kalkmak için umudumuzu asla yitirmeyeceğiz.
Yaşam bize ne getirir bilemeyiz fakat bizden ne götüreceğini yapacağımız davranışlar, tercih ve seçimlerimizle sadece kendimiz belirleyebiliriz.
Hayat zaten zor. Acılarımız da en az mutluluklar kadar bizlerden ilgi bekliyor.
Mutluluklar kadar acıların da içinde geçmemiz gerekiyor.
Hayat kısa ölümün olduğu bu dünyada herkese yer var.
Sadece yapmamız gereken insanca yaşayarak herkese Şefkat sevgi saygı ile davranılan bir dünya yaratmaktır.
GÜLTEN ABACI

Devamını Oku

YAŞIMIZ DEĞİL, YAŞADIKLARIMIZ ÖĞRETİR BİZE HAYATI

YAŞIMIZ DEĞİL, YAŞADIKLARIMIZ ÖĞRETİR BİZE HAYATI
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Kimimiz küçük denecek yaşta hayatın tüm zorluklarını omzumuzda hissettik. Birçok ağır işte çalışarak, inşaatlarda amele yaparak, pazarlarda limon, poğaça, börek satarak bir tür sınavdan geçtik. Yeri geldi kalfa olduk, çırak olduk. Küçücük ellerimiz nasır tuttu, taş taşıdı, çimento kardı, tuğla taşıdı. Minicik yüreklerimizle darbe aldık, tecavüze uğradık yine de yaşadık ve dik durmayı öğrendik. En çok canımızı acıtan şey de yaşadığımız hayal kırıklığı değil, yaşamamız mümkünken yaşayamadığımız mutluluklardı. Hiçbirimiz dünyaya gelirken dertsiz, tasasız, üzüntüsüz, kedersiz bir hayat yaşayacağımızın garantisini almadık.

ÖNEMLİ OLAN, OLAYLARA NASIL TEPKİ VERDİĞİMİZDİR
Hayat, yaşadığımız her ne olursa olsun daha anlamlı ve güçlü olmamızı sağlayacak anlardan ibarettir. Önemli olan, her ne yaşarsak yaşayalım hayatımızda başımıza gelen olaylar değil, bizim bu olaylara nasıl tepki verdiğimiz, nasıl yaşlaştığımız, nasıl bir davranış sergilediğimiz ve onları nasıl algıladığımızdır. Hayat, iyiyi, kötüyü, zayıfı gösteren, ön yargı ve vicdanı öğreten, deneyimi, fikri, farklı bakış açısını benimseten en iyi öğretmenimizdir.

Biz tüm bu değerlerle sınavını en iyi şekilde başarmaya çalışan öğrencileriz. Hayatımızda önümüze çıkan hiçbir olayı sebepsiz yere yaşamıyoruz. Her düşüncemizin ve aldığımız her nefesin ayrı bir nedeni var. Hiçbir insan öylesine hayatımıza girmiyor. Yaşadığımız tüm zorluklara rağmen zihnimiz, ufkumuz, düşüncemiz genişledikçe anlıyoruz ki yaşanılan hiçbir şey tesadüf değildir. Yeri geliyor ağlıyoruz, üzülüyoruz, kaygılanıyoruz, tasalanıyoruz, umutsuz durumlar yaşıyoruz. Bazen de seviniyoruz, mutlu, umutlu, başarılı ve neşeli oluyoruz. Yaşanılan tüm bu mutlu ya da mutsuz olaylar hayatta en iyi şekli alabilmemiz ve deneyim kazanmamız içindir. Bu olaylar, var oluşumuzu yeniden sağlayarak özbenliğimizi bulmamıza neden olur.

Hiçbir şey hayat kadar değerli ve kıymetli değildir.
Önemli olan ne kadar yaşadığımız değil, nasıl yaşadığımızdır.

Gülten ABACI

Devamını Oku

GELİŞEN TEKNOLOJİ İLE KAYBOLAN DEĞERLERİMİZ

GELİŞEN TEKNOLOJİ İLE KAYBOLAN DEĞERLERİMİZ
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Eskiden her şey çok başka güzel ve değerliydi. Küçücük evlerimizde yanan sobamızın ateşinde, gaz lambalarımızda, mum ışıklarında bile huzur vardı. Televizyonlarımız renkli değildi, programlar çok yoktu.
Sabırsızlıkla beklediğimiz Haftada bir izlediğimiz Türk filmlerimiz ne güzeldi.
Cep telefonlarımız yoktu, zamanımızı genelde Arkadaşlarımıza dışarda kaya, beş taş, yağ satarım bal satarım, çelik çomak, oyunlarıyla hayatımızı güzelliklerle yaşayan nesillerdik.
Hele de kışın da ayrı bir güzelliği ve değeri vardı. Kızak kaymalarımız, saçaklarda biriken buzları toplayıp şeker gibi yemelerimiz, kartopu oynayıp gözlerini kömürden, burnunu havuçtan kardan Adam yapmalarımız.
Sobanın üstünde kestane pişirmelerimiz, mısır patlatmalarımız.
Komşulara gidip gece yarılarına kadar sohbetlerimiz, Bayramlarda büyüklerimizin ve sevdiklerimizin akrabalarımızın, komşularımızın ellerini öperek saygı sevgi ile bayramlaşmaları özlüyoruz.
Meğerse en güzel yıllarımızmış. Anne, baba, Abla, kardeş, Ailemizle, komşularımızla çok değer kazanmıştı eskiden hep beraber yaşanılan zamanlarımız.
Oysa birde şimdilerde yaşadığımız hayata bakacak olursak, ne çok güzel değerler ile birlikte sevdiklerimizin çoğunu kaybettik.
Evlerimiz büyüdü, Vicdan kayboldu.
Uzay yakınlaştı Komşularımız uzak oldu.
Teknoloji, iletişim çoğaldı. Fakat muhabbet azaldı.
İlaçlar arttı ama birçok tehlikeli hastalıklarda (Kanser) gibi çoğaldı.
Başarımız bilgimiz arttı fakat güvenimiz azaldı.
Benler çoğunluktayken bizler azaldık. Nerden nereye geldik. Manevi değerlerimizi kaybettik tamamen maddeci, materyalist bir toplum haline geldik. Saygı, sevgi, güven ilişkilerimiz hiç kalmadı denecek derecede azaldı.
Eskiden parayla satın aldığımız, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Cumhuriyet, Günaydın, gibi daha birçok gazetecilik neredeyse kayboldu. Şimdilerde İnternet haberciliğin yönelen büyük gazeteler ile birlikte gazetecilik mesleğini yapan kişiler para kazanamaz durumlara geldiler.
Çiftçilerimiz kendi tarlalarını kendileri sürerken, gelişen teknoloji ile dijitalleşme makinaların çoğalmasıyla neredeyse insan gücüne gerek kalmadı.
Artık bilgi sayalarla ve uzaktan kumanda ile eğitimli insanlar tarım araçlarını kontrol etmeye başladılar.
Bu gidişle gelecekte emek gücüne değil beyin gücüne ihtiyaç olan bir meslek haline geliyor çiftçilik.
Satışlarımız da artık İnternet üzerinden yapılmaya başlandı.
Günümüzde ağır işlerde çalıştırılan insanlarımız artık yerini makina gücüne bırakmaktadır.
Tatil planlarımız eskiden seyahat acentalarına gidilirken, oteller, biletler, şimdi internet üzerinden ve birçok sitelerden ayrılarak satın alınmaktadır.
Sahip olduğumuz tüm güzel değerlerimiz yavaş yavaş kaybolmaktan olup yerini kıskançlık, bencillik, çıkarcılık, tahammülsüzlük, çekememezlik, bireysellik, gibi olumsuz değer ilişkilerimiz le öne çıkarak toplumumuzda Mutsuz, umutsuz, olumsuz düşünen insanların sayısını arttırmıştır.

Gülten ABACI

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.