DOLAR 40,0665 0.05%
EURO 47,1334 0.29%
ALTIN 4.279,430,31
BITCOIN 44558402,36%
Adıyaman
35°

AÇIK

02:00

İMSAK Vakti

Fadlı Doğan

Fadlı Doğan

26 Haziran 2025 Perşembe

ASILSIZ İDDİALARA CEVAP

ASILSIZ İDDİALARA CEVAP
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Beni tanıyan dostlarım bilirler. ben, Asla Türk Kürt ayırımı yapmam. Ancak, madalya takacak olsalar bile, aslımızı inkar etmemize de gerek yoktur. Önemli olan üst kimlik İslam’dır.

1950-1953 yılları arasında Adıyaman’ın Kahta İlçesinde Kaymakam olarak görev yapan, Merhum Sabahattin Zaim’de Yusuf Hallaçoğlu gibi hiç bir dayanağı olmadan İzol Aşiretinin Kırım Türkleri olduğunu video olarak sosyal medyada afaki olarak paylaşmış. Tarihini bilmeyen bazı İzollu kardeşlerim de ne yazık ki buna inanmış görünüyorlar.

Merhum Sabahattin Zaim, 3 yıl Kahtada kaymakamlık yapınca, başımıza Tarihçi kesilmiş, ilçemizin 3 büyük Aşireti olan, İzol, Rişvan ve Mırdesi Aşiretlerinin Türk asıllı olduğu kanısı ile asılsız beyanlarda bulunmuş.

Acaba, Hemik Ağa mı İzolun Kırım Türkü olduğunu söylemiş, yoksa Bivo köyünden Mehmet Ağa mı söylemiş.?

İzolun Kırım Türkü olduğunu söylerken de alaycı bir gülüşle sıkı durun demişsin. Hiç inandırıcı değilsiniz…

Hallaçoğlu da “Anadoluda Aşiretler Cemaatler ve Oymaklar” adlı kitabında, Anadolunun en büyük aşiretlerinden olan, Rişvanlar, Şevaklar, İzollar, Karaçorlular, Karakeçililer ve Herikliler Aşiretlerinin aslen Türkmen olduklarını ve sonradan Kürtleştikşerini yazmış. Ardındanda bu konuyu tartışabiliriz demiş.

Behey adam, eğer gerçekse neyi tartışacağız Allah, Aşkına…

Merhum Zaim, O dönemde Kürtçe diye bir dil de yoktu demiş, halbuki o dönemde Kahta’da çatpat Türkçe bilen 5-10 kişi vardı, onlarda ya askerde yada gece okulunda öğrenmişlerdi.

Ayrıca İzolun 1700 yıllarında kırımdan geldiğini söyliyor. Halbuki, 1700 lı yıllarda Evliya Çelebi, Malatya’yı ziyaret ettiğini, Seyahatname adlı kitabında, şöyle anlatır;

“Malatya’nın Levent, Cesur, Rençber insanı vardır, Türk’ü vardır, Kürt’ü vardır, Fırat Nehri İzoli Kürt Köylerinin arasından geçer” demiştir. Burada hem İzolun coğrafi yerini ve hemde Kürt olduklarını tescillemiş oluyor.

Ayrıca 1514 yılında, Malatya ve çevresinde yaşayan, İzoli Kürtler Çaldıran Meydan Muharebesinde Yavuz Sultan Selim’e Asker desteği vermişler.

Daha geriye gidecek olursak, İzol Aşireti Kürt Sancağı altında, Salahaddini Eyyübi’ye, Kudüs’un Fethinde destek vermiştir…

İlimle emele güvenme sakın, ihlası olmayan kul bizim değil…

Destanlarda saklıdır bizim şanımız,

Yurdun her karışında Şehit kanımız,

Feda olsun ey vatan sana canımız,

Üst kimlik İslamdır bizim inancımız…

Eğitimci, Araştırmacı, Gazeteci, Şair Yazar, Kamu Yönetimi ve Kişisel Gelişim Uzmanı, İzol Aşireti Mensubu, Adıyaman Kültür ve Sanat Derneği Başkanı.

Saygılarımla…

Fadlı DOĞAN

Devamını Oku

TÜRKİYE’DE İZOL AŞİRETİ

TÜRKİYE’DE İZOL AŞİRETİ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ben, Adıyaman İzol Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (İZOLDER)’in Yönetim Kurulu Üyesi Fadlı DOĞAN. Bazı sohbetlerde İzol Aşireti Türk mü, Kürt mü? Söylemleriyle karşılaşıyordum. Bir araştırmacı yazar olarak bu konuyu araştırmaya karar verdim.

Aslında inancım gereği her türlü ırkçılığa, milliyetçiliğe ve kavmiyetçiliğe karşıyım. Ancak derneğimiz; Adıyaman İzol Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (İZOLDER)’ in adından da anlaşıldığı üzere, amacımız sadece birlik beraberlik içinde, iyide ve güzelde yardımlaşma ve dayanışmadır. Asla ve asla üstünlük ve ırkçılık değildir.

Bu konuda Allahüteala Kur-an’ı Kerimde şöyle buyuruyor: Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla: “Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler şeklinde kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün olanınız, takvaca en ileride olanınızdır.“ Kur’an-ı Kerim/Hucurat Suresi 13

Rabbimizin yukarıdaki açık emrinden sonra, alemlere rahmet olan Resulullah’ın (a.s.m) Hadis-i Şeriflerine bakalım:

“İslâm, Cahiliye döneminden kalma ırkçılık ve kabileciliği ortadan kaldırmıştır.” [Buharî Ahkâm:4]

“Irkçılığa (asabiyeye) çağıran Bizden değildir; ırkçılık için savaşan Bizden değildir; ırkçılık üzere, asabiye uğruna ölen Bizden değildir.” Müslim, imare, 53

“Resûlullah (s.a.v.) buyurmuşlar ki: Kişinin soyunu, sülâlesini (kavmini, ulusunu) sevmesi

asabiyet (kavmiyetçilik, ırkçılık) sayılmaz. Lâkin kişinin kavmine zulümde yardımcı olması asabiyettir/kavmiyetçiliktir” (Ahmed bin Hanbel)

Yukarıdaki Açıklamalarından sonra geçmişini bilmeyenin geleceği de olamaz sözünden yola çıkarak, ırkçılıktan uzak, objektif bir bakış açısıyla çalışmalarıma başlıyorum.

Yaptığım araştırmalar sonunda gördüm ki birçok yazarımız: Hangi Devlet Kürt’tür, hangi Devlet Türk’tür, hangi Boy Türk’tür hangi Boy Kürt’tür ve hangi Aşiret Kürt’tür, hangi Aşiret Türk’tür konularında kitaplar, makaleler ve köşe yazıları yazmışlar. Bu yazıların birçoğunu da internet sitelerinde yayınlamışlar. Bu yazılanları incelediğimde aynı konuda birbirini yalanlayan, birbirinin zıttı olan yazılar gördüm. Bu yazıları yazanları araştırdığımda şunu fark ettim ki; bazıları Türkçe düşünüp Türkçe yazmışlar, bazıları Kürtçe düşünüp Türkçe yazmışlar, kimileri de Arapça, Farsça, ve Osmanlıca düşünüp Türkçe yazmışlar. Bazıları da İdeolojik ve siyasi görüşlerine göre düşünüp Türkçe yazmışlar. Hepsinin yüreğine ve kalemine sağlık. Ancak gerçek şu ki; yazılanların birçoğunda yazarların öznel düşüncesine bariz bir şekilde rastlamak mümkündür.

İşte Yazılanlardan Örnekler;

1-Prof. Dr. Yusuf HALLAÇOĞLU Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar adlı kitabında diyor ki: İçinde İzolun da bulunduğu büyük Kürt aşiretlerinden “Rişvan, Şavak, İzol, Karaçor, Karakeçili, Herikli Aşiretlerinin tamamı Türk’tür.” ve açıklamaya devam ediyor:

Hallaçoğlu, İddia 1- “Öncelikle şunu söyleyeyim, bu ırkçılık konusu değildir, tarihi belgelerle desteklenmektedir.” Cevap 1- Eğer ırkçılık değilse neden ısrarla, bu ırkçılık değildir, açıklamasını yapma gereği duydunuz? Hocam…

Hallaçoğlu, İddia 2- “Türkler dünyanın birçok yerinde asimile olmuşlardır. Kumanlar Kıpçaklar, Karaimler vs. sürekli asimile olmuşlardır. Ayrıca Türkiye’nin doğusundaki Türkmenler ise Kürtleşerek asimile olmuşlardır.” Cevap 2- Hocam, Türkiye’nin doğusundaki Türk olduğunu iddia ettiğin aşiretler, sizin deyiminizle nasıl, var olmayan Kürt ve Kürt dilinin etkisinde kalarak asimile oldular acaba? Halbuki iki nolu iddianıza göre Türkiye’nin Doğusunda Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı anlamı çıkıyor…

Hallaçoğlu, İddia 3- “Yavuz döneminde, Türkmen aşiretleri İran’a kaçtı, böylece aslında gerçek Anadolulu olmayan -bunu tartışabiliriz- Kürtler İranlıdır. Anadolulu değil.” Cevap 3- Bu açıklamada Anadolu’da Kürtlerin yaşamadığını söylüyor. Gel de Hallaçoğluna inan şimdi 2 nolu açıklamada Doğu Anadolu’da Kürtler var diyor, 3 nolu açıklamada yok diyor. Bu durumda Hallaçoğlu kendi, kendisiyle çelişmektedir…

Hallaçoğlu, İddia 4- “O zamanın şartları şimdiki gibi değildi. O günlerde doğu Anadolu’da Kürt kültürünün baskınlık göstermesiyle Türkmenler Kürtleşmiştir.” Cevap 4- Sayın Hallaçoğlu: Anadolu’da Kürt var diyorsun, ardından yok diyorsun. Hangisi doğru, var mı, yok mu? Karar ver artık bizi şaşırtıyorsun.

2- Doğan Avcıoğlu Türklerin Tarihi (1) Adlı kitabında “Çaldıran Savaşı’nı Şah İsmail yani Türkmenler kaybettiği için Doğu Anadolu Kürtleşti. Şah İsmail yani Safeviler kazansaydı Doğu Anadolu ve dolayısıyla Diyarbakır Türkleşirdi. Çünkü İdrisi Bitlisi aracılığı ile Kürt Ağaları, aşiret reisleri ve Kürt şeyhleri Osmanlı-Safevi Savaşı’nda Osmanlı’nın yanında yer aldılar. Karşılığında da Doğu Anadolu’yu adeta aldılar.” Avcıoğlu’na, Cevap- Ne yazık ki Sayın Doğan Avcıoğlu’da önce Kürtler yok diyor, ardından var diyor. O da Hallaçoğlu gibi kendi, kendisiyle çelişmektedir.

Evliya Çelebi Seyahatnamesi IV. Cilt 1. kitabında “Malatya halkı genellikle Türkler ve Kürtlerdir; ama izoli Kürd’ü ve Türkmen’i çoktur. Levent, rençber, cesur ve yiğit kavmi vardır. Fırat Nehri İzoli Kürd köylerinin içinden geçer.” diye yazmıştır. Evliya Çelebi burada

İzol Aşiretinin coğrafi yerini de belirterek Kürt olduğunu vurgulamıştır.

Araştırmalarıma göre Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde asimile olmuş hiç bir aşirete rastlamadığımı söyleyebilirim. Bu bölge Kürt’lerin (Kurmancilerin) Ana Yurdudur. Kürtlerin yanısıra bu bölgede Türkmenlerin (Türklerin), Zazaların (Dımıli) ve çok az da olsa Süryanilerin yaşadığı bilinmektedir.

Sonuç olarak, eskiden olduğu gibi şimdide bu unsurların tamamı olduğu gibi varlığını sürdürmektedirler. Örneğin Adıyaman’ı ele alacak olursak, günümüzde halen Adıyaman-Merkez Gavur mahallesinde (şu anda lüks konutlara geçtiler) ve kısmen Kahta ve Besni İlçesinde Süryaniler yaşamaktadırlar. Adıyaman’da Mor-Pavlus ve Mor-Petrus Kilisesi halen faal olarak Süryani Kadim Cemaatine hizmet vermektedir. ve hiç asimile olmadan yaşamlarını sürdürmektedirler.

Ayrıca Adıyaman-Merkez İlçe: (Şehir merkezi) çevre köylerden göç almadan önce, gavur mahallesi hariç şehir merkezinde yaşayan Nüfusun tamamı Türk’tür, İndere (Zey) köyünün tamamı, Şerefa köyünün tamamı ve Besni İlçesi Terbizek bölgesinin tamamı Türk’tür ve asimile olmadan halen Türk olarak yaşamlarını sürdürmektedirler. Gerger ilçesinin ise yarısı Zaza’dır (Dımıli) asimile olmadan yaşamaktadırlar. Yaptığım araştırmalarda doğu ve güneydoğu Anadolu’nun diğer illerinde de aynı durum söz konusudur ve bunların hiçbiri asimile olmamıştır.

Ayrıca İran, Irak ve Suriye’de yaşayan Türkler ve Kürtlerde olduğu gibi dillerini korumaktadırlar. Dolayısıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu da Türkmenlerin, Kürtleşerek asimile olduğu iddiası hiç inandırıcı değildir. Tabi ki; Kurmanciler (Kürtler) o dönemde asimile makinesi icat etmemişlerse ya da ellerinde insanları asimile eden sihirli bir değnek yoksa…

Yüz yıllardır bu bölgede iki resmi dil konuşulmaktadır. 1- Arap alfabesi ile okunup, yazılan Osmanlı Türkçesi (1 Kasım 1928 de Latin Alfabesine Geçilmiştir.) 2- Arap alfabesi ile okunup, yazılan İran Farsçası.

Aslında Türkiye’de Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde Resmi dilin Türkçe oluşu, Münferit olarak bazı Kürt Ailelerinin Türkleştiği görülmektedir. Ancak Kabileler, Aşiretler veya Boylar halinde bu bölgede hiç bir zaman toplu asimileler gerçekleşmemiştir.

Yazılanlara bakıldığında her kafadan bir ses çıkıyor. Sonuç itibariyle bütün bu yazılanlardan yola çıkarak ve İzol Aşireti aile büyüklerimizle yaptığım saha çalışması sonucunda İzol aşiretinin Kürt (Kurmanci) olduğu sonucuna ulaştım.

Bazı yazarlar bir şekilde yazdıklarını tahrir defterlerine ve tahrir defterlerindeki Ekrat ve Etrak sözcüklerine dayandırmaktadırlar. Sözde Ekrat Kürt, Etrak ise Türk demekmiş, aslında tam olarak öyle değildir. Ekrat ve Etrak Osmanlı Türkçesinde kullanılan Arapça kökenli sözcüklerdir. Ekrat’ın anlamı İslam Medeniyetinden nasibini almamış, (Medeniyetsiz) Gerici Kürt demektir. Etrak’ın anlamı ise yine aynı şekilde İslam Medeniyetinden nasibini almamış, (Medeniyetsiz) Gerici Türk demektir. Osmanlıdaki başka bir anlamı ise konar-göçer halklar için kullanılan kelimelerdir. Ayrıca pis kirli insanlar için de söylenmiştir. Dolayısıyla Ekrat ve Etrak kelimeleri asla tam anlamıyla Kürt ya da Türk anlamını taşımamaktadır.

Ayrıca İzol ve diğer birçok Kürt Aşiretine Türk’tür diyenler, şu sebepten dolayı söyleyip yazıyor olabilirler. 16. yüzyılda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yoğun olarak Şia, Sünni ve Şafi olan Müslüman nüfusu yaşardı. Bu bölgede yaşayan Şialar (Kızılbaşlar) Safevilere (İran Acem) Şahına bağlanmak istemişler. Bunun üzerine çıkan Çaldıran savaşında başta İdrisi Bitlisi olmak üzere Sünni Müslüman olan İzol ve diğer bütün Kürt aşiretleri de Sünni olan Osmanlının yanında yer almışlardır. Zaferden sonra Yavuz Sultan Selim Osmanlıya Bağlılıkları ile bilinen, Kürmanc, Sünni ve savaşçı olan İzol Aşiretini bu bölgenin değişik sancakları arasında bölerek Osmanlıya bağlı Nüfus yoğunluğunu ve gücünü arttırmak istemiştir. Osmanlının Türk olması münasebetiyle günümüzde İzolun Türk olduğuna inananlar vardır. Ayrıca İzol ve diğer Kurmanc (Kürt) aşiretlerinin Tarih boyunca bazı Türk boyu ve Devletleriyle işbirliğine girmesi, onlara bağlanması ve onlara sadık kalması, bazı tarihçileri İzolluların ve diğer Kürt aşiretlerinin Türk olması sonucuna sevk etmektedir. Özellikle Osmanlı döneminde de bazı Kürt aşiretlerin yöneticileri ve sancaktarlarının Türk olması zamanla o aşiretlerin Türk olduğu algısını yaratmıştır. Ama şunu unutmamak gerekir ki; o dönemde bu bölgede ırkçılık ve kavmiyetçilik yoktur. İslamcılık ve Gayri Müslimcilik vardır ve bariz bir şekilde Müslümanlar arasında mezhepçilik vardı.

Onun için bazı Türk aşiretlerinin Kürt boylarına, bazı Kürt aşiretlerinin, Türk boylarına bağlanması, o aşiretlerin Türkleştiği ya da Kürtleştiği anlamına gelmezdi. Bu bağlılıklar uzaklık, yakınlık, coğrafi durumlarına göre ve en çok da Sünni ve Şia (Kızılbaş-Alevi) mezhepçiliklerine göre oluyordu. (Şafiiler ve Sünniler genellikle birlikte hareket etmişlerdir.)

Bazı kaynaklardan edindiğim bilgiye göre “İzol Aşireti Harzemşah Devletine Bağlı Müslüman, Sünni bir aşirettir. Salahaddini Eyyübiden sonra savaşarak tekrar Kudüs’ü Müslüman topraklarına katmıştır.” Ancak Harzemşahların Türk olmasından, İzol’un da Tük olduğu sonucu çıkmaz. Olsa olsa Müslüman bir aşiret olduğu sonucuna varılabilir. Çünkü Harzemşahlar da İslami bir devletti.

İzollular Suriye’den Erzurum’a kadar olan bölgede Fırat ile Dicle Nehirleri arasında ve çevresinde yaşamaktadırlar. Günümüzde İzolluların yerleşik olarak yaşadığı bazı il seviyesindeki yerler; Şanlıurfa, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman, Elazığ, Tunceli, Bingöl, Mardin, Kilis, Gaziantep, Van ve başta İstanbul olmak üzere ülkemin birçok iline göç ederek orada yaşamlarını sürdürmektedirler.

Derlediğim bilgiler ışığında şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki: İzol Aşireti Müslüman, Sünni bir Kürt aşirettir. (Çok azda olsa bazı İzol Kabilelerinin Şia olduğu da bilinmektedir.) ve tarih boyunca Sünni, Müslüman olan Devlet ve Boylarla iş birliği içinde olan, bağlı bulunduğu Boy ve devletlere sadık olan, cesur, gerektiğinde savaşçı bir Kurmanc (Kürt) Aşiretidir.

Bazı yazarlara göre sanki bu bölgede yaşayan tüm insanlar Bağdat, Horasan, Yemen ve Orta Asya’dan gelmişlerdir. Söylenenlere bakılırsa sanki bu bölgede yaşam yokmuş, boş bir bölgeymiş gibi, sanki bahsi geçen yerlerde ise İnsan üretim Fabrikası varmış, üretip üretip bu bölgeye göndermişler. Halbuki bu bölgede yaşam vardı ve yoğun olarak Kurmanciler (Kürtler) yaşıyordu.

Bazı yazarlara göre ise sözde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi Türk’müş, Safavilere (İran’a) bağlanmak istemişler, bunun üzerine Osmanlı padişahı 1. Selim (Yavuz Sultan Selim) ile Safevi hükümdarı (Emir Şah İsmail) arasında 23 Ağustos 1514’te başlayan Çaldıran Meydan Muharebesi esnasında, Osmanlı buradaki Türklere vurmaya başlamış. Bunun üzerine Türkler İran’a kaçmışlar, kalanlarda Kürtleşerek asimile olmuşlar, denilmektedir. Eğer gerçekten durum böyleyse Ya Osmanlı Türk değildi ya da benim dediğim gibi o dönemde ırkın hiç bir önemi yoktur. Mezhep durumuna göre birliktelikler sağlanıyordu. (Kesinlikle ikincisi doğrudur.)

Türkiye’nin doğusunun sonradan Kürtleştiğini savunan yazarlara soruyorum; İran’a kaçan Türklere ne oldu.? Türkiye’nin doğusu Kürtleştiyse, İran’ın batısının da Türkleşmiş olması gerekmez mi.?

Osmanlı neden Arap alfabesiyle Osmanlı Türkçesini kullanmayı tercih etmiştir.? Çünkü Kur’an-ı Kerim Arapça olduğundan, İslam birliğini sağlamak istemişlerdir. Günümüzdeki en büyük sorunumuz; Bedir, Salahddini Eyübi ve Çanakkale Ruhunu kaybetmiş olmamızdır. İslami Devletlerde ırkçılık kesinlikle yoktur, Ümmetçilik vardır. Ancak Laik Devletlerde ırkçılığa sıkça rastlanmaktadır. İslami Devletlerde ise Mezhepçilik ayırımcılıklarına rastlamak mümkündür. Bu nasıl bir Dünya acaba ikisinin ortası yok mu?

Bence Gerçek Anlamda bir Başkanlık Sistemi Türkiye’de Çözüm Olabilir.

Irak ve Suriye’deki Kürt ve Türk Bölgelerinde Birleşmiş Milletler gözetiminde yapılacak referandumlar sonucu, Lozan’da kabul edilen Misakı Milli sınırlarımıza kavuşarak hem petrol, hem tarım, hem hayvancılık ve hem de sanayi ülkesi olabiliriz. Böylece TÜMEVARIM’I da gerçekleştirmiş oluruz.

Sonuç olarak geçmişte olduğu gibi, bu gün de İzol Aşireti üyeleri Vatanına, Milletine bağlı, yüksek bir İslami inanca sahip, sağduyulu, barışsever, ırkçılıktan uzak, yürekleri insan sevgisiyle dopdolu olan bir millet olarak, başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere Türkiye’nin birçok ilinde yaşamlarını sürdürmektedirler.

GELİN ÜST KİMLİK İSLAM’DA BİRLEŞELİM

Destanlarda saklıdır bizim şanımız,

Yurdun her karışında şehit kanımız,

Feda olsun ey vatan sana canımız,

Üst kimlik İslam’dır bizim inancımız.

Bitmez tükenmez sevgimiz;

Son Peygamber önderimiz;

Kur’an bizim rehberimiz,

Üst kimlik İslam’dır inancımız.

Doğan der ki gül bizim, diken bizim,

Ben Laz’ım, Türk’üm, Kürt’üm, Çerkez’im,

Hiç kimseye yoktur kinim garezim,

İnsan haklarına saygı isterim…

Yurdumda huzur ve barış isterim…

Gelin üst kimlik İslam’da birleşelim.

Fadlı DOĞAN

Araştırmacı / Şair Yazar / Kamu Yönetimi Uzmanı

KAYNAKÇA

Evliya Çelebi Seyahatnamesi – 4. Cilt 1. Kitap. Sayfa 23,24,25

Ziya Gökalp: Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler

Doğan Avcıoğlu; Türklerin Tarihi (1)

M. Şerif FIRAT; Doğu İlleri Ve Varto Tarihi.

Prof. Dr. Yusuf HALLAÇOĞLU; Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar.

Mehmet Bayrak; Kürt ve Alevi Tarihinde Horasan.

Devamını Oku

HASAT ZAMANI

HASAT ZAMANI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Adıyaman’da 31 Mart 2024 Mahallî İdareler Belediye Seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin Adayı Sayın Abdurrahman Tutdere, kullanılan geçerli oyların %49.74’u ne tekâmül eden 51.299 oy alarak Adıyaman İl Belediye Başkanı seçildi.

Ancak, 47 bin oy kullanılmadı, 5 bin oy geçersiz sayıldı. Siyasete kusmuş olan bu 52 bin oy hasat edilmeyi bekliyor.

Hangi parti erken davranıp bu kararsız ve çekimser oyları hasat ederse o parti önümüzde ki olası seçimlerde, hiç tereddütsüz zaferle çıkacaktır.

Tabi ki, bu iş ekip işi, plan ve programlar dahilinde, maddi, manevi yüreklere dokunma işidir.

Artık seçmenin yüzüne gülücükler atıp, sırtını sıvazlayarak oy devşirme zamanı kapanmıştır.

İletişim çağındayız, seçmen uyandı artık, seçmeni tanımayanları, seçmen hiç tanımaz.

Tanımaktan kasıt, halkın refah ve mutluluğunu sağlamak ve onların taleplerini dikkate almaktır.

Örneğin, emekliler yılı deyip, emekliyi enflasyona ezdirirsen, çalışan memura 8077 ₺ seyyanen zam veripte, memur emeklisini görmezden gelirsen, emeklilerde doğal olarak sizi görmezden gelir.

Unutulmamalı ki, gençlerin reyleri de emeklinin elinde, çünkü emekli babadır, emekli dededir, emekli annedir, ninedir, emekli aile büyüğüdür, aile reisidir, en yetkili söz sahibidir. Çocukları ve torunları aile büyüğü olan emeklinin isteği doğrultusunda oy kullanırlar.

Mesele sadece emeklinin maaşı da değil, emeklinin çocukları ve torunları işsiz güçsüz, perişan halde geziyorsa, işsizlikten dolayı evlenecek güçleri olmuyorsa, iktidardakiler onlara istihdam kapılarını açamıyorsa, emekliler yılı, aile yılı ilan etmenin ne faydası var.

Doğum yapan annelerin çocuklarına, 3 çocuğa kadar her çocuk başına, devlet nakdi destek verecekmiş, soruyorum size maddi sıkıntıdan evlenmeyen gençler, nasıl çocuk yapsınlar.

Gençlerimiz erken yaşta evlenip çocuk yapmadıkları için, her geçen gün, genç nüfusa oranla yaşlı nüfusumuz artmaktadır.

Ha diyeceksiniz ki, devlet 150 bin ₺ evlenme yardımı veriyor, 150 bin ₺ ye en küçüğünden ve en hafifinden bir nişan seti alabilirsiniz, peki gerisi ne olacak… Hem gençler, 150.000 ₺ istemiyor, iş istiyor iş…

Ayrıca, işi olmayan gençler, 2 sene sonra 150.000 ₺ yi nasıl ödeyecekler…

Bu gün gidip bir ailenin çuluna oturup, Allah’ın emri ile kızını istediğinizde ilk soracakları soru, oğlunuz ne iş yapıyor… oğlunuzun işi yoksa baştan kaybettiniz demektir. Cevap kocaman bir HAYIR olacaktır…

Neyse yazılacak çok şey varda satırlara sığmaz diye, konuyu burada kapatıyorum.

Fadlı DOĞAN

Devamını Oku

DEPREM ŞEHİTLERİNİ ANIYORUZ

DEPREM ŞEHİTLERİNİ ANIYORUZ
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Altı Şubat depremine bakınca geriye,
Saatler gelince sıfır dört on yediye,
Ölenler öldü kalanlar döndü deliye,
Muhtaç olduk bir dirhem merhamete, sevgiye,
Deprem Şehitlerini anıyoruz, Ruhları şad olsun…

Gece karanlığında sallandı Adıyaman,
İnsanlar enkaz altında, Allah’ım el aman,
Birde üstümüze yağınca kar, fırtına, boran,
Bir türlü sabah olmuyor, geçmiyor ki zaman,
Enkazlar da inilti sesleri, gel de bu acıya dayan,
Deprem Şehitlerini anıyoruz, Ruhları şad olsun…

On bir ilde yaşandı büyük zelzele,
Gel de Adıyaman’ın halini gör gör hele,
Bülbül küsmüş, konmaz oldu artık güle,
On bin Şehit, söylenmesi kolay gelmiyor dile,
Ölenler öldü, kalanlar hala çekiyor çile,
Deprem Şehitlerini anıyoruz, ruhları şad olsun…

Bölgemizde yaşandı asrın felaketi,
İnsanlar mağdur, çekiyorlar sefaleti,
Allah’ım, senden dileriz direnç ile dirayeti,
Ölenleri geri getirmiyor, ne malı ne mülkü nede serveti,
Deprem Şehitlerini anıyoruz, ruhları şad olsun…

On binlerce Şehit verdik, acımız büyük,
Üstümüze yüklendi çok ağır bir yük,
Bizde onları çok sevdik çokça sevildik,
Ama bu yalan dünyanın kimseye mal olamayacağını, çok acı bir şekilde bir kez daha öğrendik,
Deprem Şehitlerimizi anıyoruz ruhları şad olsun…

Yitirdiğim anam, Babam, bacım, Şehit kardaşım,
Sizi andıkça durmuyor, akıyor gözlerimde yaşım,
Bir sızı giriyor burnumun direğine, ağrıyor benimde başım,
Lokmalar diziliyor boğazıma, zehir oldu ekmeğim aşım,
Bakın, görün her gün sizi anıyoruz, ruhlarınız şad olsun…

Fadlı Doğan

Devamını Oku

İyi Siyasetçi Nitelikleri

İyi Siyasetçi Nitelikleri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Başta insanlar olmak üzere bütün canlıları sevmeli ve saygı duymalıdır.

Halkın mutluluğu ve refahı için çalışan, empati yapabilen, İnsan haklarına saygılı ve hoşgörülü olmalıdır.

Dürüst, cesur, vefakar, cefakar, paylaşınmcı, cömert ve yardımsever olmalıdır.

Akılcıl, insancıl, sevecen, sosyal uzlaşmacı ve barışsever olmalıdır.

Olayları iyi analiz eden, diksiyonu düzgün, hitabeti kuvvetli ve insanları ikna etme kabiliyetine sahip olmalıdır.

Devletin ve Milletin onurunu her şeyin üstünde tutan, inovasyonist yani yenilikçi, güncel ve çağdaş düşünceye sahip olmalıdır.
Kamuoyunun taleplerini duymalı, dinlemeli ve gereğini yapmak için çaba göstermelidir.

Ayrıca, her siyasetçi kendi seçim çevresinde, halkın içinden kanaat önderi niteliğinde ki insanlardan kendine bir danışma heyeti oluşturmalı ve onlarla en az ayda bir defa toplantı yapıp halkın sorun ve taleplerini dinlemeli ve o talep ve sorunları ilgili makamlara taşımalı ve gereğinin yapılması için takipçisi olmalıdır.

Elbetteki, bir siyasetçi yüzbinlerce seçmeninin telefon ve mesajlarına, zaman açısından cevap veremeyebilir.

Ancak, kanaat önderlerinin, gazetecilerin, yazarların, muhtarların ve halkın içinde karşılığı olan, sevilen, sayılan insanların telefon ve mesajlarına cevap vermelidirler.

Halkın bir çoğu doğrudan siyasetçiye ulaşamayabilir, ancak ailesi veya çevresi içerisindeki lider, önder durumunda olan kişiler aracılığı ile siyasilere sorunlarını veya taleplerini iletirler…

Bu saydığımız kriterlere riayet eden siyasetçi, halkın gözünde yüceldikçe yücelir…

Nice yakıştırıpta sayamadığım,

Arayıpta dağarcığımda bulamadığım

Affedin beni güzel sözcükler,

Nazar etmesin sizi kem gözler…

Fadlı Doğan

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.