DOLAR 41,4266 0,23%
EURO 48,8709 0,44%
ALTIN 5.036,471,07
BITCOIN 46758980,11%
Adıyaman
28°

AÇIK

02:00

İMSAK Vakti

Abdulkerim Sonkaya

Abdulkerim Sonkaya

03 Ağustos 2021 Salı

GÖLGE SAVAŞLARI- DEPREMLER, YANGINLAR, FELAKETLER

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Çağımızda gayrinizami savaşlar, çatışma, istihbarat ve siber savaşları ordular, vekil savaşçı, gerilla, terörist, paralı asker ve organize suç örgütleri ve bunların küresel ve bölgesel etkileri sürekli tartışılıyor. Ülkemizin içinde bulunduğu eksen sınır aşan insan hareketleri artık ülkelerin beka sorunu haline geldi. Tüm bu olayların içinde ise sabotajlarla çıkartılan yangınlar ülkemizi etkilemiş durumda. Küresel oyuncular ya vekil unsurlarla saldırıyor ya da gölge savaşları ile ekonomisini -turizmini en önemlisi ekolojini vuruyor.

 

İÇERİDEN KRİPTO SALDIRILAR HAZIR

Peki, bu gizli gizli ordular nasıl çalışıyor. Hatta bugünlerde ülkemizde yaşanan olaylarda hibrit saldırı yöntemleri nasıl uygulanıyor? Nano teknolojilerin ve FETÖ örneğinde olduğu gibi yeni nesil yapılanmaların kullanıldığı çok üst seviyede saldırılar yapılabiliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan son günlerde çıkan orman yangınları ile ilgili hesap sorulacağını Antalya’dan açıkladı.  Antalya ve Muğla’daki yerel yöneticiler Molotof ve benzinle ormanların yakıldığını medyaya açıkladılar.

Yani Türkiye’nin 28 Temmuz’dan itibaren Antalya-Muğla-Adana özelinde Hibrit saldırı altında olduğunu teyit etmiş oldu. En son saldırıda hem klasik hem de siber sistemleri devrede. Terör örgütü PKK bileşenleri çakmak ve benzin ile Türkiye’yi kaosa sürükleyeceklerini defalarca açıklamışlardı.

Türkiye’de Manavgat özelinde rüzgârın çok yönlü hareket ettiği ve yoğun olduğu dört nokta seçildi ve karmaşık bir süreç başlatıldı. Şimdi bu konuda bizim güncel yaşamamızı bu tür gizli ve gizemli güçlerle saldırılara ne tür bir etkisi oluyor hepimiz görüyoruz. Zorlu süreçte içeride ki kripto yapılanmalar ve dış fondaşlar toplum mühendisliğini THK uçakları ve çay dağıtımı üzerinde algı operasyonu yapıyorlar. Eğer süreçte yetkili ve etkili görevlilerin kusuru ve hatası varsa bu da yaşanan sürecin başka bir boyutu.

 

DÜZENSİZ GÖÇ, YANGINLAR VE KAŞINAN ETNİK YAPI

Gölge savaşlarında en önemli insan kaynağı yerli işbirlikçiler kadar sınır aşan insan hareketleri ile ülkenin sosyal yapısını dağıtmaktır. Yine toplum içinde farklı ayniyetler saldırı, şiddet söylemleri ile sürekli kaşınarak güncel tutulur. Medya virüsleri bunun için en kullanışlı aparattır. Yangınlar ile kentler tehdit altına alındı. Ekonomik zarar verildi,. Yeşil vatana saldırıldı.

 

PKK son dönemde Irak kuzeyinde Pençe operasyonlarında sıkışmışlığı ile yeni adımlar atmaya başladı. Yunan ve Ermeni tarafı örgütün yine destekçileri. Bugün Yunanistan’da, Ermenistan’da bulunan terör kamplarında sabotaj ve yangın eğitimi verildiği açık kaynaklara da yansıdı. İç dengeler açısında Konya’da 11 yıllık mera kavgasından yaşanan katliam ise etnik temelli ırkçılık pompalanmaya devam ediyor.

 

Şimdi PKK’lı, FETÖ’cüsü diyor ki be Türkiye düşmanıyım saldırıyorum. Peki ekranlarda saatlerce ülkemizde iç kaos çıkartacak söylemlere yer alan unsurlar siz neye hizmet ediyorsunuz?

GÜNGÖR YAVUZASLAN

Devamını Oku

Joe Biden 6 aylık hedeflerini açıkladı. Senato buz gibi…

Joe Biden 6 aylık hedeflerini açıkladı. Senato buz gibi…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Dağlık Karabağ’da 27 Eylül tarihinde başlayan savaş 44 günde Ermenistan’ın tarihi mağlubiyetiyle sona ermiş, yenilginin ardından Erivan’da başlayan protestolar Başbakan Paşinyan’a istifa çağrılarıyla günlerce devam etmişti.

Azerbaycan 27 yıl sonra işgalden kurtulan Ağdam’a girmiş ancak şehirdeki acı tablo, gün ışığıyla birlikte ortaya çıkmıştı. Neredeyse tek bir sağlam bina kalmayan şehrin harabe görüntüsü yürek burktu.

Rusya heyeti Azerbaycan ve Ermenistan’da önemli görüşmeler gerçekleştirirken Paşinyan’a tüm umutlarını başladığı Rusya’dan yine kötü haber geldi.

“Dağlık Karabağ Azerbaycan’ın Ayrılmaz Bir Parçası”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğunu ifade etti.

Rossiya 1’e konuşan Putin, Dağlık Karabağ’ın aidiyeti ile ilgili değerlendirmesinde bölgenin Azerbaycan topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğunu söyledi.

Putin, “Ermenistan, Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını ve egemenliğini tanımadı. Bu, uluslararası hukuk açısından hem Dağlık Karabağ’ın hem de ona komşu tüm bölgelerin Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğu anlamına geliyordu” diye konuştu.

Ermenistan Yalnız Hissetmesin Diye Herşeyi Yaptık

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan 10 Kasım itibariyle Dağlık Karabağ’da 27 Eylül’den beri devam eden çatışmaların durması için bir anlaşma imzalamıştı.

İmzalanan ortak bildiriye göre Azerbaycan ve Ermenistan güçleri anlaşmanın imzalandığı anda bulundukları noktalarda kaldı. Böylece çatışmalar esnasında ele geçirdiği yerleşim yerleri Azerbaycan’ın denetimine geçmiş oldu.

Bu bir alıntı metin örneğidir.

Dağlık Karabağ’da Azerbaycan ile Ermenistan arasında çatışmaları sonlandıran anlaşmanın ardından bölgedeki durum ile ilgili temaslarda bulunmak üzere Rus hükümet üyelerinden oluşan heyet Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye gitmiş, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dur.

Başbakan Yardımcıları Aleksandr Novak ve Aleksey Overçuk oluşan heyet Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya’nın imzaladığı üçlü bildirinin bölgede sağlam ve uzun süreli barışın sağlanması açısından önemli adım olduğunu açıklamıştı.

  • Rusya Devlet Başkanı Putin’in, “‘Dağlık Karabağ sorunu’ ifadesini bir daha duymamayı umuyorum” şeklindeki açıklamasına katıldığını bildiren Aliyev, “Ben de bu sözleri duymayacağımı umuyorum.
  • Umarım Dağlık Karabağ bahsi geçtiğinde, sadece kalkınmadan, savaşın sonuçlarının ortadan kaldırılmasından ve bir zamanlar birbirine düşman olan ülkelerin uzlaşmasıyla ilgili haberler duyacağız.” dedi.
  • Lavrov, üç ülkenin imza attığı bildirinin, bazı güçler tarafından kan dökülmesinin sonu, barışçıl yaşama geçiş, insani sorunların çözümü olarak değil, jeopolitik oyunların prizmasıyla yorumlanmaya çalışıldığını, bunun da çağdaş değerlerle bağdaşmadığını kaydetti.

Aliyev’in bölgedeki uzlaşma konusunu her zaman vurgulamasına özel önem verdiklerini bildiren Lavrov, bölgede yapılacak tüm çalışmaların yabancı çıkarlar için değil bölge insanlarına yönelik olduğundan emin olduğunu ifade etti.

Öte yandan Dağlık Karabağ’da çatışmaları sona erdiren anlaşma gereği Azerbaycan’a ait topraklarda bulunan Ermeni siviller ve askerler, bölgeden ayrılmaya devam ediyor.

Burası yukarıda ki görselin altyazı örneğidir.

Yenilginin ardından başkent Erivan’da istifa etmesi için günlerce protestolar yapılan Başbakan Paşinyan ise uzun süre sonra cepheye savaşmaya giden eşiyle birlikte bir cenaze töreninde görüntülendi.

  1. İstifa çağrılarına direnen Başbakan Nikol Paşinyan, dünyada hiçbir ülkenin tanımadığı Dağlık Karabağ’ın yöneticisi Arayik Harutyunyan’la görüştü.
  2. İkilinin buluşmasına dair yapılan açıklamada çatışmalar sırasında kaçanların geri dönmesi ve normal yaşamın başlaması masaya yatırıldı.
  3. Şimdiye kadar 25 bin Ermeninin Dağlık Karabağ’a geri döndüğü bilgisini veren Harutyunyan, savaşta ölen askerlerin ailelerine 600 dolar yardım verileceğini söyledi. 10 Kasım anlaşmasıyla statüsü tamamen belirsiz kalan Dağlık Karabağ Ermenistan tarafından bile tanınmıyor.
  4. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmalar devam ederken Ermenistan’a verdiği desteği açıkça ifade eden Fransa Cumhurbaşkanı Macron ise hafta sonunda dikkat çeken bir ziyaret gerçekleştirdi.
Burası yukarıda ki videonun altyazı örneğidir.

Öte yandan Dağlık Karabağ’da çatışmaları sona erdiren anlaşma gereği Azerbaycan’a ait topraklarda bulunan Ermeni siviller ve askerler, bölgeden ayrılmaya devam ediyor.

Yenilginin ardından başkent Erivan’da istifa etmesi için günlerce protestolar yapılan Başbakan Paşinyan ise uzun süre sonra cepheye savaşmaya giden eşiyle birlikte bir cenaze töreninde görüntülendi.

Devamını Oku

Adıyaman Tanıtım Günlerinde Mutlu Son

0

BEĞENDİM

ABONE OL
Dünyanın başkenti sayılan İstanbul’da, ikinci Adıyaman Tanıtım Günleri tertip edildi. Yenikapı Etkinlik Alanında gerçekleştirilen tanıtım günleri, kamuoyunda kimilerine “iyi” not, kimilerine göre ise “pekiyi” notu aldı. Şahsen ben de dört gün boyunca burada yaşananları analiz ettiğimde, “iyi” veya “pekiyi” notları arasında gidip gelenlerden oldum. Hangisini tercih etsem acaba diye çok düşündüm. Ancak bazı eksikliklere ve protokol konuşmalarındaki adaletsizliklere rağmen bu işe gönül veren ve gece gündüz demeden aylardır bu organizasyonun gerçekleşmesi için büyük çaba sarf edenlerin emeğini ve onların içten gelen gayretlerini göz önünde bulundurarak haksızlık olmasın diye tanıtım günlerinin geçen seneye oranla çok daha güzel geçtiğine kanaat getirdim. Bu yüzden notumu “pekiyi” olarak kullanma tarafındayım.

İstanbul gibi metropol bir şehirde böylesi önemli bir organizasyonu tertiplemek tabii ki hiç kolay değil. Bu muazzam organizasyon, bir milyondan fazla insanın katılımına imza atarak Adıyaman’a has doğal olan bütün lezzet ve kültürel değerleri İstanbul’a taşıdı… İşin en önemli tarafı, bütün bu güzelliklerimizi dünya kamuoyunun görücüsüne çıkarmanın hiç de kolay bir iş olmadığıdır.  

“Organizasyon güzel geçsin” diye aylardır mesai mefhumu dinlemeden ve kendi kişisel işlerini bir kenara bırakıp toplantıdan toplantıya koşan, İstanbul-Ankara-Adıyaman arasını âdeta mekik dokuyan, her fırsatta siyasi parti temsilcilerini, kurum amirlerini ve STK’ları ziyaret eden ve İstanbul’un her cadde ve sokağına afiş asmak için büyük çaba sarf eden Adıyaman Dernekler Federasyonu ve Adıyamanlılar Vakfı’nın başkan ve bütün yöneticilerini buradan bir kez daha yürekten tebrik ediyorum. Kendilerine, Adıyaman adına İstanbul’da böylesi önemli bir etkinliğe daha imza attıkları için ne kadar teşekkür etsek azdır.

Ayrıca bu güzel organizasyonun gerçekleşmesinde büyük emeği geçen, maddi ve manevi anlamda desteklerini asla esirgemeyen Adıyaman Valimiz Sayın Aykut Pekmez başta olmak üzere, Adıyaman milletvekilimiz Ahmet Aydın’a, Adıyaman Belediye Başkanımız Süleyman Kılınç’a, Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu’ya ve Sultangazi Belediye Başkanı Av. Abdurrahman Dursun’a da teşekkür etmeden geçemeyeceğim. 

Organizasyonun eleştirel konusuna gelince derhâl şunu söyleyebilirim ki özellikle protokol konuşmalarında ana muhalefet partisi adına orada hazır bulunan CHP Adıyaman milletvekilimiz Abdurrahman Tutdere’ye ve programdan saatler öncesinde orada bir Adıyamanlı gibi hazır bulunan Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı’ya konuşma hakkının verilmemiş olmasıdır. Bu nakıs tutum, bana göre rezaletten öte bir şey değildi. Bu durum, orada hazır bulunan bütün Adıyamanlı hemşerilerimizi ziyadesiyle üzmüştür. Bu tür organizasyonların parti üstü programlar olduğunu hiçbir zaman unutmamamız gerekir. Kaldı ki, hangi partiden olursak olalım, milleti temsil noktasında orada bulunan herkese eşit şekilde davranılması ve her kesime söz hakkı verilmesi elzemdir. Bu güzel gelişmelerin yanında, “Keşke bu tür basit hatalarla organizasyonumuza gölge düşürmeseydik” diye düşünmekteyim. Bu basit hatayı neden yaptılar, niçin yaptılar hâlâ anlamış değiliz! Bir diğer ikinci önemli husus ise şudur: Doğa, kültür ve inanç turizmi alanında Adıyaman’ımızı temsil eden birçok değerlerimiz var; bunların makul ölçekli bir maketini veya devasa resimlerini orada sergilemiş olsaydık daha iyi olmaz mıydı? Ayrıca burada stant kiralayarak yöresel ürün satan birçok kimsenin Adıyamanlı olmadığını da gördük. Bu durumdan dolayı üzüntü duymadık desek yalan olur. Bana kalırsa, “Adıyaman Tanıtım Günlerinde para kazanayım” diye Trabzon’un mısır ununu, tereyağını, peynirini ya da Tokat’ın yaprağını veyahut başka memleketlerin ürünlerini bu alanda sat(tır)mak bana göre olmaması gereken bir durumdur. 

Her şeye rağmen artık yaşadığımız tüm olumlu veya olumsuz yönlerimizi bir kenara bırakıp “Geleceğe dair bu tür önemli organizasyonlarda daha iyisini nasıl yapabiliriz?” analizleri üzerinde durmalıyız. Tekrar bu organizasyonun gerçekleşmesinde emeği geçen ve çalışmalarıyla göz dolduran bilhassa Adıyaman Dernekler Federasyonu Başkanı Hüseyin Sevinçtekin’e ve Adıyamanlılar Vakfı Genel Başkanı Ömer Özkartal’a ve değerli yol arkadaşlarına şükranlarımı ve saygılarımı sunuyorum. 

Hoşça kalın.
 
 
Abdulkerim Sonkaya
Devamını Oku

İnanç Turizminde Sınıfta Kaldık

0

BEĞENDİM

ABONE OL
Biri, Adıyaman’a 8 km uzaklıktaki Zey Köyü’nde Şeyh Abdurrahman Erzincani Türbesi… Bir diğeri de Adıyaman’ın Kâhta ilçesine bağlı olup 15 km uzaklıktaki olan Hacı Yusuf Türbesi… Her iki türbe de “İnanç Turizmi” açısından Adıyaman için önemli değerler. Bu tarihî mekânlara her gün yurt içinden ve dışından yüzlerce vatandaş hastalığına şifa arama gayesiyle akın akın geliyor.

Kurban Bayramı arifesinde ailece İstanbul’dan gelmiştik. Hazır fırsat bulmuşken memleketimin toprak altında yatan güzel insanlarının hayır dualarını alalım dedik. Bu mekânlarda ilgimi çeken iki önemli husus oldu; birincisi, buraları ziyaret eden vatandaşların birbirlerini hiç tanımamalarına rağmen birbirlerine yemek, çay ve tatlı ikram edip lokma dağıtmalarıydı. Burada yaşadığımız samimi kardeşlik ve bir nevi akrabalık duygusu beni çok etkiledi. İlgimi çeken ikinci husus ise Şeyh Abdurrahman Erzincani ve Hacı Yusuf türbelerinin çevresinin rezalet hâli idi. Mekânları bu vaziyette görünce ziyadesiyle üzüldüm. Çöp konteynerlerinin yetersiz oluşu, gerekli ve yeterli sayıda görevli bulunmayışı, suların doğru dürüst akmaması, kapılarının kırık olduğu tuvaletlerin rezalet içinde görüntüler vermesi, abdest alma yerlerinin kifayetsizliği ve vatandaşların tuvalet ihtiyacını karşılamak için çevredeki derelere akın etmesi gibi durumlar âdeta insan sağlığını ciddi manada tehdit eder boyuttaydı. 

Bu korkunç manzara, Adıyaman adına çok büyük bir talihsizlikti. Üzülerek söyleyebilirim ki, bu vahim tablo burada yatan değerli şahsiyetlere hiç mi hiç yakışmıyor. Ayrıca yine bu malum görüntüler; ne buraya dua etmek için gelen insanlara, ne inanç turizminin başkenti sayılan Adıyaman’a ne de bu manzara karşısında duyarsız kalan ilgili birim amirlerine yakışıyordu. Bütün bu yaşananlar, kültür ve doğa turizminde olduğu gibi, inanç turizminde de sınıfta kaldığımızın apaçık bir göstergesi niteliğindeydi.

Bu utandıran görüntüler karşısında yegâne amacım, bu konuda hiç kimseyi zan altında bırakıp hedef hâline getirmek değildir. Sonuç itibariyle zaten her şey ortada… İsteyen herkesin gidip buradaki rezaletlere tanıklık etme şansı var. Önemli olan buraya gelen yerli ve yabancı insanlara karşı daha fazla mahcup olmamak ve tüm bu vakalara çözüm bulmak adına ilgili birimlerin bir an evvel harekete geçmesidir. Bu güzelim mekânların çevresini çağımıza yakışır modern bir hale getirme için bağlı olduğu belediyeler tarafından itfaiye aracılığı ile zamanında sulamak, olası hastalığa karşı ilaçlamayı zamanında yapmak, her yere iki veya üç görevli bulundurarak gelen ziyaretçilere ne yapması gerektiğine dair bilgiler vermek, yeterli düzeyde abdest alma yerleri ve tuvaletler tesis etmek tabii ki herkesin en büyük arzusu olmalıdır.

Kaldı ki bir memleketin kalkınması demek, sadece kültür medeniyetine veya doğal güzelliğine sahip çıkmakla olmuyor. Bilhassa inanç medeniyetine de büyük önem vermemiz gerekiyor. İnanç medeniyetine önem vermeyen bir memleketin gelişmesi asla düşünülemez. Adıyaman olarak bu denli önemli bir potansiyele sahip olmamıza rağmen bunların değerini ne yazık ki yeterince bilmiyoruz. Bunun aksini düşünenlerin, Malatya Darende’de bulunan Somuncu Baba’ya bakmaları yeterlidir. Aksi hâlde, “Yerli ve yabancı turist memleketimize gelmiyor” diye ağlayıp dururuz. Elindeki potansiyelin değerini bilmezsen, turizmin tüm kanallarını çalıştıramazsan, buraya gelen turistlere iyi imkânlar sağlayamazsan kusura bakmayalım hiçbir turist kendiliğinden buralara gelmez.

Bu aşamadan sonra ister seçilmişlerin isterse atanmışların Adıyaman’ımızın bu güzelim mekânlarını cennet hâline getirmesi gerekiyor ve bunun için de herkesin elini taşın altına kayması lazım. Özellikle dünden bugüne görevleri süresince Adıyaman halkının büyük sevgisine mazhar olmuş, çiçeği burnunda Adıyaman Belediye Başkanımız Sayın. Dr. Süleyman Kılınç’a da bu anlamda önemli rol düştüğünü söyleyebilirim.

Selam ve saygılarımla…

Abdulkerim SONKAYA
 
 
Devamını Oku

İşte, Millet’in Vekili Böyle Olmalı…

0

BEĞENDİM

ABONE OL
Elbette değer açısından Adıyaman’ımızın mevcut milletvekilleri hepsi kendince Adıyaman için güzel hizmetler yapıyor. Hepsi içinde yaşadığı toplum için önemli bir değerdir. Bundan asla kuşkumuz yoktur. Ancak içinde biri var ki, seçildiğinden bu yana gençliğin de verdiği enerji ile mesai mefhumu dinlemeden, sadece Adıyaman’daki Adıyamanlıların vekiliyim demeden, Türkiye genelinde Adıyamanlıların yoğun yaşadığı yerlere uzaklık gözetmeksizin il, il koşan ve koştukça da hemşerilerinin yüreğine su serpen, çalışkanlığı ile, hoşgörüsü ile ve daha da önemlisi güler yüzlülüğü ile güzel Adıyaman’ımızın güzel vekili denecek kadar her türlü övgüyü hak edebileceğine inandığımız bir isim; Muhammed Fatih Toprak…

Hacı Bektaş-ı Veli’nin deyimi ile “İnsanoğlu için en kutsal ibadet çalışmak, ibadet ve insan sevgisidir” ilkesi ile genç yaşta Milletin vekili gibi önemli bir görev üstlendi. Bu önemli vazifenin sorumluluğunu omuzlarında ne denli ağır bir yük olduğunu bilerek ve inanarak yoluna devam eden Milletvekilimiz Muhammed Fatih Toprak, tıpkı atom karıncası gibi bitmek tükenmek bilmeyen bir efor sarf ediyor. Sadece Adıyaman’daki Adıyamanlı hemşerilerin vekili değil, Türkiye genelinde bütün Adıyamanlıların vekili olmak için olağanüstü bir mücadele veriyor. Kâh Adıyaman da, kah Ankara da, kah İstanbul da, kah Malatya da, kah İzmir de… Yani kısacası Adıyamanlıların yoğun yaşadığı her yerde onu görmek mümkün. 

Milletvekili olduğundan bu yana meclisteki ofisinin bir kısmını İstanbul’a taşıyarak, özellikle Ramazan ayı içerisinde akşamları hemşerilerinin bulunduğu hem Sivil Toplum Kuruluşlarının iftar programdan programa koşuyor. Geceleri ise sahura kadar Ramazan ayı dolaysıyla İlçe Belediyelerin illere yönelik açmış olduğu Adıyamanlı STK’ların stantlarını ziyaret ediyor. Bundan da kalmayıp gündüzleri ise oruçlu haliyle her gün 10’a yakın hemşerisini iş yerinde ziyaret ederek, hem karşılıklı fikir alışverişinde bulunuyor ve hem de Adıyaman ile ilgili talep ve önerilerine kulak veriyor. Hatta herkese cep telefonunu bile vererek kendilerine 24 saat hizmetinde olduğunu söylüyor. İşte vatandaş böylesi bir vekili sevmeyecekse kimi sevecek diye soruyorum? 

Onun bu örnek davranışı İstanbul’daki hemşerilerini ziyadesiyle memnun ettiği bir gerçek. Yaklaşık 250 bine yakın Adıyamanlı hemşehrilerimizin yaşadığı mega kent İstanbul’da Adıyamanlı bir milletvekilinin olmayışı kamuoyunda elbette üzüntü verici bir durum olarak algılansa da Sayın Vekilimizin İstanbul’a sık sık gelmesi ve buradaki vekil yokluğunu aratmayacak derecede çaba sarf etmesi takdire şayan bir davranıştır elbette…

İşte her türlü övgüyü hak edecek kadar görevini en iyi şekilde ifa etmeye büyük gayret gösteren ve görevi süresince de geçerli veya geçersiz mazeretlerin arkasına sığınmadan gençliğin de verdiği enerji ile vatandaşların; “İşte seçtiğimiz vekil böyle olmalı” diyebilecek kadar girişimci, Adıyaman için yaptığı hizmetlerin yanı sıra ikna etme kabiliyeti ile, alçak gönüllüğü ve güler yüzlülüğünü ile de Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın da büyük bir gururla söyleyeceği “Tamda aradığım davanın neferi budur” diyecek kadar toplum nezdinde büyük bir saygınlık kazanan adam gibi adam… 

Mevki makam önemli değil, önemli olan kim olursak olalım şu fani dünyada hoş bir sada bırakmaktır. Umutlarımızı yitiren değil, geleceğimizi karanlığa iten değil, umutların yeşermesine vesile olabilecek yeni bir dünyanın kurulmasına öncülük edecek, enerjisi hiç bitmeyen, ülkemize ve milletimize sevdalı böylesi genç Milletvekillerimizin ülkemizde artarak devam etmesi en büyük dileğimizdir.

Sağlıcakla kalın.
Devamını Oku